ARSLAN: “TEK SEÇENEK MİLLİ GÖRÜŞ SAADET PARTİSİ”
Saadet Partisi Merzifon Belediye Başkan Adayı Sadi Arslan, 31 Mart’ta yeni bir seçim sınavında olunduğunu ifade ederek, “31 Mart’ta yeni bir seçim sınavındayız. Kimi, hangisini, niçin seçmeliyiz? Seçmedeki ölçümüz ne olacak? Hangi tercihimiz doğru olur? Seçme kabiliyetimizi doğruya/hakka kullanmak sorumluluğumuz var. 18 Yaş yeterli değildir. Doğru seçim yapabilmek için akla, bilgiye, vahye, sahih imana, ferasete, iyi rehbere, temiz lokmaya, takvaya muhtacız” dedi.
Parti tercihinin yön, yol, düzen, medeniyet, zihniyet ve reçete tercihi olduğunu da söyleyen SP Merzifon Belediye Başkan Adayı Sadi Arslan, “Parti tercihi yön, yol, düzen, medeniyet, zihniyet, reçete tercihidir. Sadece araç seçimi değildir; yol, menzil, şoför, rehber, veli, vekil seçimidir de. Yol doğru, rehber bilge/ehil, emin, adil, dürüst, müşfik, araç sağlam olmalı, yalan söylememeli, aldatmamalı, aldanmamalı da. Değerlerimizi korumaya çalışanlarla, kullananları ayırt etmek feraset ister.
Saadet, önümüzdeki seçimde cepheleşmeye/sağa ve sola karşı olmasının gereği olarak kendi adına tüm seçim bölgelerinde tek başına/ittifaksız seçime giriyor. Bu, hem Batı taklitçisi sağcı ve solcu etiketli partilerden uzak olduğunu gösteriyor, hem de böylece demokratur yöntemiyle halka dayatılan çözümlere karşı tek seçenek olduğunu gösteriyor” dedi.
SP Belediye Başkan Adayı Sadi Arslan, açıklamasının devamında; “Hiç seçim çalışması yapılmasa, zaman, para israfı olmasa da tüm siyasi parti temsilcileri görüşlerini yasaksız ve eşit olarak TV ortamında bizlerle paylaşabilseler iyi olmaz mı? Bu takdirde ülkemizin, milletimizin önü açılır. Kim kazanır? Şüphesiz Saadet kazanır.
İşte egemen güç odakları bizi bundan alıkoyuyorlar. Mevcut küresel sistemin bir parçası olarak devam etmemizi istiyorlar. Bilge Başkanımızın şahsiyetli, seviyeli, kucaklayıcı, barışçı ve dürüst duruşu milletimize umut ve güven vermektedir.
“Rahman’ın zikrini (Kur’an) görmezden gelerek, O’ndan yüz çevirerek doğru seçimler yapamayız. Şaşırır, saparız, hep yanlış yaparız. Üstelik yanlışı da doğru zannederiz” (Zuhruf, 36-40).
Vahyin nuru olmadan aklımızın ışığı bize tek başına doğruyu gösteremez. Vahiyle akıl, ışıkla lamba/ampul gibidir. Akıl vahye muhtaçtır.
Dini parçalı algılayanların tercihleri mi doğru olur; yoksa bütünüyle doğru algılayanların/bilenlerin tercihleri mi doğru olur?
Ülkemizde ve bölgemizdeki tüm sorunlar, Siyonist proje çerçevesinde oluşturulmaktadır… Ve gerçekte demokrasi/halkın kendisini yönetmesi değil, halkın aldatılarak seçtirimiyle (demokratur) oyalanıyoruz. Seçim yerine seçtirimler yapılıyor. “Ya sağcı ya da solcu partiler gelsin. Millî Görüş gelmesin” planı yürütülmektedir. Bizde de, diğer Müslüman ülkelerde de… İnsanlığın gerçek saadeti ne sağda ne soldadır; hak yol İslam’dadır!
Ülkemiz, kendi halimize bırakılmayacak kadar önemli stratejik bir coğrafyaya, siyasi tarihe, yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip. Her şeyimiz gibi, seçimlerimiz, yönetimlerimiz de küresel egemenleri ilgilendiriyor. Yakın tarihte görüldü ki, Siyonist Haçlı şer ittifakı Müslüman ülkelerde İslami siyasete izin vermek istemiyor. Cezayir, Filistin ve en son Mısır seçimlerinde İslami siyaseti dışardan engelledi, bastırdı. Bizde de öyle olmadı mı? Millî Görüş’ün dört partisi kapattırıldı. Aynı gerekçelerle ?!
28 Şubat’ta da post modern darbe yaptırılmadı mı? Hemen her görüşe izin, müsamaha var. İslami olanlara yok. Ülkemizde nerdeyse iki partili bir siyasal yapı öngörülmüş, uygun görülmüştür. Bunlar da bilinen sağcı ve solcu görüşlerdir. Başka seçenek tehlikeli ve yasak?! Seçim de sanki cepheleştirilmiş, kutuplaştırılmış iki blok arasındaymış gibi bir algı yürütülüyor. Sağ-sol cendereye sıkıştırılmış, mahkûm edilmiş durumdayız. ”Saadet yok, adayları yok” gibi en üst seviyede etkili ve yetkililerce utanmadan yalanlar söylenebiliyor.
Bu oyunu, “kumpası”, “hokus pokusu”, “demokraturu” altüst etmek, kuşatmayı yarmak onuru da Saadet’in. Saadet’in geçmişteki sağcı-solcu partilerle koalisyonla da olsa yaptığı maddi-manevi hizmetler unutulacak gibi değil.
Hayat kitabımız/Furkan’ımız olan Kur’an’dan yüz çevirince (Nisa, 115-Taha, 124) Batı’nın yoluna, din yerine ürettiği ideolojilere yöneldik. Dertlerimizin dermanını onlarda aradık, bulamadık. Şuurumuz felç oldu. Şaşırdık, körleştik. Çırpındıkça batıyoruz. Zulüm ve zilletteyiz. Sağ-sol cenderesinden kurtulmak zorundayız” ifadelerini kullandı.