Ölgün Birinci Yarıyılı Değerlendirdi
Eğitim Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün, 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Birinci Yarıyılında Eğitimin Durumunu değerlendirdi.
Eğitim Sen olarak, “2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı 1. Yarıyılında Eğitimin Durumu” hakkında hazırladığımız raporunu açıkladıkladıklarını ifade eden Başkan Mustafa Ölgün rapor şöyle açıkladı:
2022-2023 eğitim-öğretim yılının ilk yarısı 20 Ocak 2023 tarihinde sona erecek ve iki haftalık yarıyıl tatili başlayacak. Geçtiğimiz dönem 7 bin 878 resmi, 6 bin 246 özel olmak üzere 14 bin 124 okul öncesi eğitim kurumu; 22 bin 480 resmi, 2 bin 39 özel olmak üzere toplam 24 bin 519 ilkokul; 16 bin 651 resmi, 2 bin 284 özel olmak üzere 18 bin 936 orta okul ve 9 bin 191 resmi, 3 bin 610 özel olmak üzere 12 bin 804 lisede eğitim ve öğretime devam edilmiştir.
MEB’in örgün eğitim istatistiklerine göre Türkiye’de örgün eğitimde (resmi + özel) 17,5 milyon öğrenci bulunmaktadır. Toplam 70 bin 383 eğitim kurumu/okulu içinde devlete ait kurum/okul sayısı 56 bin 200 (yüzde 80) iken, özel okulların sayısı 14 bin 179 (yüzde 20)’dur. Devlet okullarında okuyan öğrenci sayısı 15 milyon 839 bin 140 (yüzde 92), özel okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 578 bin 233 (yüzde 8) olmuştur. Açık öğretimde okuyan 1 milyon 738 bin 198 öğrenci bulunmaktadır.
Türkiye çapında devlet ve özel okullarda toplam 1 milyon 139 bin 673 öğretmen görev yapmaktadır. Öğretmenlerin 455 bin 294’ü (yüzde 40) erkek, 684 bin 379’u (yüzde 60) kadındır. 2022 yılı itibariyle devlet okullarında çalışan öğretmenlerin sayısı 975 bin 698’dir. 2021/2022 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle devlet okullarında 95 bin 773 sözleşmeli öğretmen görev yapmaktadır. Devlet okullarında çalışan öğretmenlerin yüzde 42’si (409 bin 63) erkek, yüzde 58’ü (566 bin 635) kadındır.
EĞİTİMDE YAŞANAN SORUNLAR ARTMIŞTIR
Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakılırken, eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2022/’23 eğitim öğretim yılının ilk yarısında artarak sürdürülmüştür. Eğitim alanında, erken çocukluk eğitiminden (okul öncesi) başlayarak çeşitli vakıf ve derneklerle işbirliği halinde hayata geçirilen ‘dini eğitim’ merkezli uygulamalar, başta öğrenciler olmak üzere, öğretmenler, eğitim emekçileri ve velileri doğrudan etkilemeyi sürdürmektedir.
Öğretmen açıkları, mülakata ve arşiv araştırmasına dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulaması, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile “eşit işe eşit ücret” uygulamasına son verilmesi, ataması yapılmayan öğretmenler gibi çok sayıda sorun eğitim sisteminin çözüm bekleyen sorunları olarak geçtiğimiz öğretim yılında da varlığını sürdürmüştür.
Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye çalışılsa da eğitim sorunu, ülke ekonomisinde yaşanan sorunların ardından halkın en öncelikli gündemi olmayı sürdürmektedir. Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamakta, çocuk istismarı anlamına gelen çocuk yaşta evlendirmeyi engelleyen adımlar yeterli düzeyde değildir.. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere kız çocukları ve kırsal kesimde yaşayan çocuklar açısından eğitime erişim konusunda yaşanan sorunlar sürmektedir. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar iktidarın çözmek bir yana daha da derinleştiği bir yarı yıl geride kalmıştır.
Eğitim sistemimiz toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzakta ve giderek dinsel içerik kazanan egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altındadır. Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında okullarımız gelmektedir. Ülkedeki etnik, dilsel, kültürel çeşitlilik ve inanç çeşitliliği, eğitim programlarında ve ders kitaplarında neredeyse hiç yansıtılmamaktadır. Eğitim sisteminde ve toplumsal yaşamda benimsenen tekçi anlayış, farklı inanç, dil, kimlik ve mezhepleri yok saymayı, onları ve taleplerini görmezden gelmeyi ısrarla sürdürmektedir. Türkiye’nin kamusal, laik, bilimsel eğitim konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicilini ısrarla sürdürmesi anlaşılır değildir.
Türkiye’de çeşitli nedenlerle eğitime erişimde, kız çocukları, mülteci çocuklar, anadili farklı olan çocuklar, engelli çocuklar ve geçici koruma altındaki çocukların dezavantajları günden güne artarak devam etmektedir. Türkiye’de milyonlarca çocuk ve gencin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için gerekli adımlar atılmaz iken, milyonlarca çocuk ve gencimizin ağırlıklı olarak ekonomik sorunlar nedeniyle eğitime erişim hakkını ihlal eden uygulamalar sürmektedir. Eğitim, herkese eşit koşullarda sunulması gereken temel bir insan hakkı, aynı zamanda devredilemez ve vazgeçilemez kamusal bir haktır.” ifadelerine yer verdi.